
Yenilenebilir enerji, ülkelerin enerji ihtiyaçlarını yerli kaynaklarla karşılayarak dışa bağımlılıklarının azaltılması, kaynakları çeşitlendirerek sürdürülebilir enerji kullanımının sağlanması ve enerji tüketimi neticesinde çevreye verilen zararların en aza indirilmesi açılarından son derece önemli bir yere sahiptir. Bugün dünya genelinde tüketilen enerjinin yaklaşık %20’si yenilenebilir kaynaklardan elde edilmektedir. Mevcut durumda fosil yakıtlara olan bağımlılık yüksek düzeyde olmasına rağmen yıllar itibarıyla yenilenebilir enerjinin kullanım oranları giderek artmaktadır.
Son yıllarda küresel trende ayak uyduran Türkiye’de de yenilenebilir enerji alanında önemli ilerlemeler kaydedilmektedir. 2019 yıl sonu itibarıyla Türkiye’nin yenilenebilir enerji toplam kurulu gücü yaklaşık 90.720 MW olarak hesaplanırken, toplam elektrik üretiminin ise yüzde 32’i yenilenebilir kaynaklar tarafından karşılanmaktadır. Bu kurulu gücün büyük çoğunluğunu hidrolik enerji oluşturmaktadır. Rüzgâr ve güneş gibi modern yenilenebilir enerji çeşitleri olarak tanımlanan kaynakların oranları ise yıllar içerisinde artmasına rağmen henüz tatmin edici seviyelerde değildir.
Gelişen teknolojiye paralel olarak enerji talebi, sanayileşme ve nüfusun hızla büyümesi nedeniyle en üst seviyelere ulaşmıştır. Enerji krizi konusundaki farkındalık, araştırmacıları bu anlamda yeni çözüm arayışlarına ve yeni teknolojilerin kullanılmasına dair çalışmalara yönlendirmiştir. Enerji talebinin hali hazırda büyük kısmını karşılayan konvansiyonel enerji kaynaklarından fosil yakıtların, özellikle de petrolün, önümüzdeki 200-300 yıl içerisinde tükeneceği tahmin edilmektedir. Bu duruma çözüm üretebilmek adına hem konvansiyonel enerji hem de alternatif enerji kaynaklarına ilişkin birçok Ar-Ge/Ür-Ge projeleri yapılması gereklidir.
Bu bağlamda kurulan Sürdürülebilir Enerji Teknolojileri Uygulama ve Araştırma Merkezi: