Üniversitemiz ve Canan Bayraktar Toplum Sağlığı Vakfı tarafından düzenlenen Cansağlığı Uluslararası Tıp Öğrenci Kongresi, 26-27 Nisan 2025 tarihlerinde kampüsümüzde gerçekleştirildi. Alanında uzman akademisyenlerin katılım sağladığı kongrede, öğrenciler de kendi çalışmalarıyla katkı sunma fırsatı buldu. Sunumların yanı sıra çeşitli kurslar ve atölye çalışmaları da yoğun ilgi gördü. Programın açılış oturumuna BAYKAR Yönetim Kurulu Başkanı Selçuk Bayraktar, Rektörümüz Prof. Dr. Nihat İnanç ve Cansağlığı Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Nart konuşmalarıyla katıldı.
"İnsanlığa Şifa Olabilmek İçin Cansağlığı Vakfını Kurduk"
Kongrenin ilk gününde, genetik üzerine düzenlenen oturumda alanında uzman akademisyenler bilgi ve deneyimlerini paylaştı. Ardından, Selçuk Bayraktar konuşmasını gerçekleştirdi. Bayraktar, konuşmasında Cansağlığı Vakfı'nın kuruluş hikayesine değindi. Hayatını milli teknoloji hamlesine adamış olan babasının, 2009 yılında aort anevrizması teşhisiyle acil olarak hastaneye kaldırıldığını söyleyen Bayraktar, o dönemde ailece sağlık sürecini yakından takip ettiklerini ifade etti. Babasının hastalığının zamanla nüksederek devam ettiğini belirten Bayraktar, bu süreçte hipertansiyon ve ilgili sağlık sorunları nedeniyle sık sık hastaneye gittiklerini ve hastalıkla ilgili bilgileri hem yaşayarak hem de okuyarak öğrendiklerini dile getirdi.
Milli SİHA'lar ve insansız hava araçları geliştirdiklerini, milli teknoloji hamlesi kapsamında çalışmaları sürdürdüklerini hatırlatan Bayraktar, 2021 yılında babasına kanser teşhisi konulduğunu ve bu hastalığın da hızlı ilerleyen, agresif bir tür olduğunu aktardı. O dönemde amatör bir tıpçı gibi davranarak onkoloji ve biyomedikal alanda yüzlerce makale taradığını, alanında uzman isimlerle görüştüğünü belirten Bayraktar, hastalığın tek bir mutasyona bağlı olduğunu ve o dönemde faz üç klinik çalışmaları süren akıllı ilaçlardan birine ulaşmaya çalıştıklarını söyledi.
Tüm çabalara rağmen ilacın istenilen etkiyi göstermediğini ve babasını kaybettiklerini ifade eden Bayraktar, yaşadıkları bu sürecin ardından başkalarına şifa olabilmek, toplum sağlığına katkıda bulunmak ve bilimsel çalışmalara destek vermek amacıyla bir vakıf kurma fikrinin oluştuğunu belirtti. Başka insanlara şifa olabilmek amacıyla bu vakfı kurduklarını söyledi.
Selçuk Bayraktar konuşmasının ardından kongreye katılan öğrencilerin sorularını yanıtladı.
Selçuk Bayraktar'ın konuşmasının ardından Rektör Prof. Dr. Nihat İnanç, Türkiye'nin bilimsel ve teknolojik gelişiminde önemli katkılar sunan, özellikle savunma sanayii, havacılık ve uzay teknolojileri alanında öncü çalışmalara imza atan Bayraktar'a fahri doktora ünvanı takdim etti.
Rektörümüz Prof. Dr. Nihat İnanç konuşmasında, bu önemli kongreye ev sahipliği yapmaktan duydukları memnuniyeti dile getirdi. Bugünün gençlerin çok şanslı bir dönemde yaşadıklarını belirten Prof. Dr. İnanç, “Bazen 2000'li yıllara kadar geçen süreci anlattığımızda sizler abartılı konuştuğumuzu, taş devrinden bahsettiğimizi zannediyorsunuz. Daha 2000'li yıllara kadar bu ülkenin gerçeği buydu. O dönemde sahip olduğumuz tankların lastiklerini bile üretemeyen, üretmesine bile izin verilmeyen bir Türkiye vardı. Bugün tüm dünyaya ithal etmiş olduğu SİHA'lara sahip bir ülke konumuna gelmiş bulunmaktayız" dedi.
Prof. Dr. Nihat İnanç Haliç Üniversitesi'nin de aynı hedefler kitlendiğini vurgulayarak “Üniversitemizde kurduğumuz TEKMER'in temel çalışma amacı yapay zeka tabanlı sağlık teknolojisi. Topluma karşı sorumluluklarını yerine getiren, kendisi ile başlayıp toplumla biten bir süreci yöntememiz, ülkemizin ve milletimizin geleceğii için faydalı olacaktır" diye konuştu.
Cansağlığı Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Nart ise vakfın toplum sağlığına yönelik çalışmaları hakkında bilgi vererek, 6 Şubat depremi sonrası yürütülen psikososyal destek hizmetleri, TEKNOFEST'te gençlerle yapılan tıbbi deneyimler ve yapay zekâ destekli kanser tarama projesi gibi projelere değindi. Türkiye genelinde 108 üniversitede temsilcilik kurduklarını, 63 ilde gönüllülerle buluştuklarını, sağlık taramaları ve sosyal sorumluluk projeleri gerçekleştirdiklerini belirten Nart, bugüne kadar 18 binden fazla gönüllü başvurusu aldıklarını ve 715 öğrenciye burs desteği sağladıklarını söyledi.
Nobel Ödüllü Bilim İnsanı Prof. Dr. Aziz Sancar'dan Geleceğin Bilim İnsanlarına Tavsiyeler
Kongrenin ilk günü, Nobel Ödüllü Prof. Dr. Aziz Sancar'ın “Bilimde Azim ve Başarı: Genetik Araştırmaların Geleceği" başlıklı ilham verici konuşmasıyla sonlandı. Sancar, çocukluk yıllarında Osmanlı İmparatorluğu'nun etkisiyle Halep'in Türkiye'ye ait olduğunu düşündüğünü ancak zamanla Suriye'nin bir şehri olduğunu öğrendiğini ifade etti. Konuşmasında, dünyadaki bilimsel gelişmeleri ele alarak, ABD'nin bilimdeki etkisinin azaldığını, Çin'in ise hızla büyüdüğünü vurguladı. Türk dünyası arasında iş birliğinin önemine dikkat çeken Sancar, Türkiye, Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan ve diğer Türk devletlerinin iş birliği yaparak Çin'in başardığını başarabileceğini söyledi.
Sancar, bilim insanlarının siyasetten ve dini etkilerden bağımsız çalışması gerektiğini belirtti ve gençlerin bilim alanında daha fazla desteklenmesi gerektiğini ifade etti. Özellikle kadınların eğitimde daha fazla fırsat verilerek bilim dünyasında daha çok yer almasının önemine değindi. Bilimsel araştırmalarda özgürlük ve destek verilmesi gerektiğini vurgulayan Sancar, Türk dünyasında bilimsel iş birliği ve eğitimde eşit fırsatların sağlanması gerektiğinin altını çizdi.
Bilimsel özgürlüğün önemine değinen Aziz Sancar, Türk dünyasında bu özgürlüğün desteklenmesi ve araştırmaların bilimsel merakla yapılmasının teşvik edilmesi gerektiğini belirtti. Genç nesillerin bu alanda eğitilmesinin, toplumsal gelişim ve refah için büyük bir rol oynayacağına inandığını ifade etti. Ayrıca, Türk dünyasında eğitimde eşit fırsatların sağlanmasının, bilimsel iş birliğini daha verimli hale getireceğine dikkat çekti.
Sancar, “Bir politik bilim üzerinde bir uzmanlığım yok ama bir bilim insanı olarak, verebileceğim tavsiyeye baktığınızda, Türkiye için değil, bütün Türk bilimi için temel bilimleri öncelik haline getirmek gerektiğini düşünüyorum. Temel bilimlere ihtiyacımız var; teknoloji ve benzeri şeyler iyidir ama en temel bilimlere ihtiyacımız var, bu temeli atmamız gerekiyor. Diğer ülkelerden getirdiğiniz teknolojilere bağlı kalırsınız, yoksa bu Türkiye'deki çok büyük sorunlardan bir tanesi, diğer Türk ülkelerinde o kadar olmayan bir şey. Kadınlarımızı, kızlarımızı eğitimden yoksun bırakabiliyoruz ve iş gücümüzün %50'sini bu yüzden kaybediyoruz. O yüzden erkeklere ve kadınlara eğitim konusunda eşit şartlar vermemiz gerekiyor ve şanslar ve fırsatlar tanımamız gerekiyor" diye konuştu.
Haliç Üniversitesi Akademisyenleri Kongreye Konuşmalarıyla Katıldı
Kongrede, Haliç Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ece Salihoğlu, “Beyaz Önlüğün Görünmez Yüzü" başlıklı oturumda doktor olma serüvenini katılımcılarla paylaştı. Tıp Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Pınar Köroğlu ise “Cerrahi Tıbbi ve Onkoloji" başlıklı oturumun moderatörlüğünü üstlenerek kongreye katkıda bulundu.
Tıp Fakültesi Uygulamalı Klinik Dönem Koordinatörü Prof. Dr. Doğaç Niyazi Özüçelik, kongreye teorik ve uygulamalı atölyelerle destek oldu. "Yaşayan Ritme İlk Dokunuş" oturumu yoğun ilgi gördü ve Mayıs ayında Haliç Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencileri için tekrarlanmasına karar verildi.
Tıp Fakültesi akademisyeni Dr. Caner Çelik “Acil Hastalıklarda EKG Ritimlerinin Değerlendirmesi" konulu eğitimi ile kongreye katkı sağladı. Prof. Dr. Ali Kubilay Korkut ise “Yaşayan Ritme İlk Dokunuş" kursunda Kalp Nakli ve Kalp Destek Cihazları üzerine teorik ve uygulamalı iki aşamalı bir eğitim gerçekleştirdi.